banner32

RABBİMİN EN SEVGİLİSİ RESÜLÜM ,GÜL KOKULU ,GÜL MUHAMMEDİM İYİKİ DOĞDUN .

 
Sizin de bildiğiniz gibi sevgili Peygamberimizin dünyaya teşrifleri olan Mevlid-i Nebevi ,asırlardır milletimiz tarafından ‘’Mevlid Kandili ‘’ olarak kutlanmaktadır.

Mevlid Kandili ilk defa 13. asırda Erbil Atabeği Muzafferüddin Gökbörü tarafından iki ay süreyle kutlanmaya başlandı. Mevlid Kandili münasebetiyle ilim adamları bir araya gelip ilmi, fikri sohbetler yapıyor, halk sokaklarda mevlidi bir bayram havasında kutluyordu.

Süleyman Çelebi’nin kaleme aldığı Vesiletü’n Necat isimli şiirin, Mevlid adıyla, yüzyıllardır sevinçte, tasada, doğumda, ölümde okuna gelmesi ve bu geleneğin bugün de canlı bir şekilde devam etmesi, Peygamber sevgisi etrafında teşekkül eden milli bir ruhun ifadesidir.

Milli ruhun bu denli canlı tutulmasınada ön ayak olan Mevlidimizin öneminden yola çıkan Türkiye Diyanet Vakfı ,dini tefekkürü cami dışına taşıyabilmek ve din adamlarımızın araştırmalarını halka sunabilmesi için ; sevgili Peygamberimizin doğumunu içine alan haftayı 1989 yılından itibaren ‘’Kutlu Doğum Haftası ‘’ adı altında kutlamamıza vesile olmuştur .

İslam Medeniyeti Kuran-ı Kerim ve Peygamberimizin sözlerinin (sünnetinin ) üzerine kurulmuş büyük bir Medeniyettir .Türk Milleti İslamı kabul ettiğinden beri kendisini baş tacı yapmış ve günlük hayatından tutunda tüm beşeri ilişkilerinde düzenleyici olarak İslamiyeti kullanmıştır .Tarih boyunca İslam Güneşinin batmaması için gereken her türlü fedakarlığı göstermiş ve dinine her alanda sahip çıkmayıda bilmiştir .
Allah Birlik ve Beraberlik İçinde Olanlara Yardım Eder
Dinimizin emirlerine uygun olarak birlik ve beraberlik içinde hareket eden ecdadımız, tarih boyunca büyük işler başarmış, vatanımıza ve milletimize yönelen tehlikeleri de bu sayede etkisiz hale getirmiştir. Tarihte eşine ender rastlanan pek çok zaferler kazanmış olan milletimiz, çok yakın bir geçmişte Çanakkale Savaşı'nda büyük bir kahramanlık destanı yazarak, tarihine yeni ve muhteşem yeni bir sayfa eklemiş, birlik ve beraberliğin en güzel örneklerinden birisini daha sergilemiştir.
Bugün sahip olduğumuz milli kültürümüzün her alanı dinle yoğrulmuştur. Milletimizin İslam dinini kabul ettikleri tarihten bu güne kadar dinimiz, milli kültürümüzle adeta özdeşleşmiştir. Milli kültürümüzden, dini motifler çıkarıldığı zaman geriye fazla bir şey kalmaz. Bu da, milli kültürümüzün dinden soyutlanamayacağını gösterir. Çünkü İslam dininin tebliğ etmiş olduğu ilahi mesajın özü, bilgi, hikmet, adalet, hak, hukuk, huzur ve mutluluktur. 
2012 modern hayatına uygun İslam modeli ve Ortadoğu’nun Müslüman milletleri.
Sevgili Peygamberimizin kelamlarına uyan ve en son geldiği için zaten oluşu itibariyle en modern din olma özelliğinede sahip olan İslamiyeti yaşam felsefesi haline getiren Müslüman milletlerin, ne olursa olsun birlik ve beraberliğinin bozulmadığı aksine yapılmaya çalışılanın tam tersi olarak dahada fazlalaştığı dolayısıyla Emperyalist kuvvetlerin türlü çeşit oyunlarınada ayak direttiği alenen ortadadır.

Ülkemizin sosyo-ekonomik ,coğrafi ve siyasal durumunu yüzyıllardır mercek altına alan ve her türlü nifak tohumlarını ekmesine rağmen yinede bir türlü çarpık düzeninin zehrini memleketimizin mukaddes topraklarına zerkedemeyenlerin bilemedikleri yegane oluş, aslında ‘’iman kuvveti’’ nden başkaca bir şey değildi .İmanını kuvvetli tutan Türk Milleti , her türlü zehre ,düşmanlığa ,nifak ve şer odaklarına rağmen birlik ve beraberliğine sahip çıkmış Türk’ü,Kürd’ü,Lazı,Çerkezi ve muhaciriyle top yekün Millet olmanın gururunu yaşarken İslam coğrafyasınında Ümmeti olmayı çok iyi bilmiştir.

Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY ne güzel anlatmıştır  dizelerinde :

“Girmeden bir millete tefrika, düşman giremez,
  Toplu vurdukça gönüller, onu top sindiremez.
   Sen, ben desin efrat, aradan vahdeti kaldır.
   Milletler için, işte kıyamet o zamandır”
Bir Müslüman tefrika ve bölünmenin zararlarını bile bile böyle bir eylemin içinde asla olamaz .Olduğu vakit ,bir saadet güneşi olarak doğan İslamiyeti ve onun getirdiği barış ve huzur ortamını kesinlikle bozuyor olacaktır.

"Hepiniz birden Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, sakın ayrılıp bölünmeyin"(Al-i İmran, 3/103) ayetiyle, Müslümanları felakete sürükleyen bölücülüğe karşı uyarmakta, inananları birlik ve beraberliğin muhafazasına çağırmaktadır.

Dış mihrakların sürekli körüklediği Ortadoğu İslam coğrafyasınında yegane yanlışı, ümmet olma anlayışından tamamen uzaklaşmış ve imandan uzaklaşıp yerine başka başka dayatma felsefelerin ,haçlı zihniyetlerinin yarattığı ılımlaştırılmış İslam anlayışının ortaya çıkarılmasıdır .

Saadet güneşi dediğimiz ve manası birebir barış olan İslamiyetin bu coğrafyadan silinmek istenmesinin adının , yine haçlı zihniyetiyle  ‘’Barışı getirmek ‘’ olması birebir habesle iştigal etmektir.Zira yüzyıllardır ‘’ dünyanın neresinde olursa olsun , müslüman bir kardeşimizin tırnağına bir diken batsa bizim canımız yanar ‘’ diyen ve hüküm süren bir ecdadın torunları olarak İslam coğrafyasında kimsenin burnu dahi kanamamıştı.

Ne zamanki kopmalar ,bölünmeler başladı işte o zaman bu coğrafyada haçlı zihniyeti baş göstermeyede başladı.Filistin,Irak, vb .bir çok memleket ‘’barış getiriyoruz ‘’ diyenlerden nasibini fazlasıyla aldı .

"Resulullah (as.v.) buyurdular ki: Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona (ihânet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkîr etmez. Takva şuradadır-eliyle göğsünü işaret etti Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her Müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer Müslümana haramdır.’’

Alemlere Rahmet gelen ve gelişiyle her iki cihanı aydınlatan sevgili peygamberimizin güzel ahlakı ve yaşayışını örnek alalım .Birliğimizi ve beraberliğimizi koruyalım zira bizim koruyamadığımız her yeşil yaprağın yere düşmesiyle İslam ağacımızın bir dalını daha kırıveriyorlar .Biz sahip çıkamazsak ileride altında gölgeleneceğimiz bir ağacımızda kalmayacak .

Milli ve manevi değerlerin zayıflamaya başladığı, basit menfaatler uğruna karşılıklı diyalogun terk edildiği, buna karşın; dostlukları, menfaat ilişkilerinin belirlediği günümüz toplumunda Müslümanlar kendilerine bir huzur reçetesi gibi verilmiş olan “din kardeşliği” mefhumunu ve bu çerçevede birlik-beraberlik anlayışlarını yeniden gözden geçirmeleri gerekmektedir.

Gelin Müslüman bir kardeşiniz olarak bu yılki Kutlu Doğum Haftası bizim Birlik ve Beraberliğimizin miladı olsun diyorum .Milli ve manevi değerlerimizin en yüksek derecatlara yükselmiş haliyle yıllardır savaş ve kan coğrafyası denilen İslam coğrafyasına biz ışık olalım .Rabbimin emirlerini ve Sevgili Resulümüzün sünnetini yerine getirelim .bölücülüğe inat bir olalım ,dipdiri olalım …Yüzümüzü batıya değil ,doğuya İslamiyete çevirelim …

Alemlere rahmet olan Rabbimin en sevgilisi Resülüm ,gül kokulu ,gül Muhammedim iyiki doğdun . 

Başakşehir Times / Emine ARSLAN    / 09.04.2012

YORUM EKLE

banner34

banner35